Multikotr Network

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türkiye'nin En Büyük Android Platformu

En son konular

» Galaxy Ace II I8160'a Güncel Türkiye Kies Romu Nasıl Yüklenir [2.3.6 I8160XXLH4]
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPerş. Ağus. 21, 2014 1:36 pm tarafından abucabbar

» Black Dark Lite Edition 2010 V2 - Emre90, 2010'un En Şık Lite Sürümü
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyÇarş. Eyl. 04, 2013 1:57 pm tarafından sondevrim55

» izzet Yıldızhan - Sen Deli Misin fuLL 2009 | 320 Kbps
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPerş. Tem. 18, 2013 10:01 am tarafından milliyetci1979

» Install ClockworkMod Recovery on the LG GT540 Optimus
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPtsi Şub. 04, 2013 10:51 am tarafından Karakatil

» Root the LG GT540 Optimus
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPtsi Şub. 04, 2013 10:50 am tarafından Karakatil

» LG P503 Optimus One Root + Recovery
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPtsi Şub. 04, 2013 10:45 am tarafından Karakatil

» LG-970 CWM Ve Root Enjekte Etme!
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPtsi Şub. 04, 2013 10:40 am tarafından Karakatil

» LG Optımus 3D Max Root Yapımı
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPtsi Şub. 04, 2013 10:31 am tarafından Karakatil

» LG Optimus 4X HD'ye CWM Yükleme
Orhan veli kanık Yaşamı EmptyPtsi Şub. 04, 2013 10:27 am tarafından Karakatil

Tarıyıcı

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 

    Orhan veli kanık Yaşamı

    Karakatil
    Karakatil
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 2424
    Kayıt tarihi : 04/07/09
    Yaş : 33
    Nerden : C/System32

    Orhan veli kanık Yaşamı Empty Orhan veli kanık Yaşamı

    Mesaj tarafından Karakatil Çarş. Kas. 25, 2009 3:03 pm

    ORHAN VELİ

    HAYATI

    Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Orhan Veli Kanık, 13 Haziran 1914

    yılında İstanbul’da doğdu.

    Galatasaray Lisesi’nde başladığı lise eğitimini Ankara’da tamamladıktan sonra İstanbul

    Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi. Yüksek eğitimini yarıda bırakarak

    Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı tercüme bürosuna girerek, Milli Eğitim Bakanlığı

    teşkilatında çalışmaya başladı. Bu işinden iki yıl sonra istifa ederek ayrılan Veli, serbest

    çalışmaya karar verdi. 1 Ocak 1949 yılında Ankara’da iki sayfalık ‘Yaprak’ isimli bir dergi

    çıkarmaya başladı. On beş günde bir çıkan ‘Yaprak Dergisi’ 14 ayda 28 sayı çıktıktan sonra

    kapandı.(1940-1950)

    Orhan Veli Kanık, Yaprak Dergisini kapattıktan sonra Ankara’dan tekrar İstanbul’a döndü.

    Bir süre İstanbul’da yaşadıktan sonra bir başka iş için tekrar Ankara’ya dönen Veli 14 Kasım

    1950 yılında aramızdan ayrıldı.

    Bir bakıma hayatı yalnızlık ve yoksulluk içinde geçen Orhan Veli’ nin ölümü Türk

    edebiyatı için yeri doldurulamaz bir boşluk olarak ifade edilebilmektedir. Gerek şiirimize

    getirdiği yeni soluk gerek ifade biçimindeki farklı çizgisiyle edebiyatımızın mihenk

    taşlarından sayılan Orhan Veli’ nin ölümünden sonra dergi ve gazetelerde hakkında çok

    önemli yazılar yazıldı. Şiirleri bir çok yayınevi tarafından basılmaya başlandı.

    SANATÇI KİMLİĞİ

    Eski inanışa göre nazmın belli başlı unsurları vezin ve kafiyeydi. Kafiye kullanılmasının

    temel amacı aslında ikinci satırın kolay hatırlanmasının teminiydi yani asıl amaç hafızaya

    yardımcı olmaktı. Fakat zamanla onu vezinle birlikte kullanmakta bir güzellik bulan eski



    dönem şairleri bu tarzda şiir yazmayı da marifet olarak görmeye başladı. Orhan Veli bu

    konuda devrimci bir yapıya sahiptir çünkü ona göre şiirde vezin ve kafiye unsuru bir fazlalık

    hatta bir sınırlamaydı. Bunlar şairin düşüncesine hükmettikleri gibi aynı zamanda lisanın

    şeklinde de değişiklikler yapıyorlardı. Bu yüzden de eğer şiirde bir ahenk varsa bunu sağlayan

    ne vezin ne de kafiyeydi ki ahenk şiirin içinde zaten vardı.

    Edebiyat tarihine bakılacak olunursa pek çok şekil değişiklikleri ile karşılaşılacaktır, yeni

    getirilen şekiller her defasında küçük garipsemelerden sonra kolayca kabul edilmiştir. Bu

    durum aynen Orhan Veli’ nin Türk şiirine getirdiği yeni akımında da yaşanmıştır. Öyle ki, ilk

    başlarda büyük tepkilerle karşılanmış sonrasında geniş kitlelerce kabullenilmiştir.

    Orhan Veli’ ye göre şiir halkın her tabakasına hitap etmesi gereken bir edebiyattır. Herkes

    ondan bir şey bulmalı ve zevk almalıdır. Oysa ki Orhan Veli’ ye kadar şiir burjuva sınıfının

    malı olmaktan, sanayi devriminden önce de dinin ve feodal zümrenin köleliğini yapmaktan

    öteye geçememiştir. Orhan Veli’ ye göre şiir sadece bu bolluk içinde yaşayan insanlara hitap

    etmekten kurtarılmalı ve sokaktaki insana yani tüm topluma hizmet etmelidir. Bilindiği üzere

    şiir konusunda devrimci bir ruha sahiptir Orhan Veli. Öyle ki, savunduğu durum senelerden

    beri zevkimize, irademize hükmetmiş, onlara şekil vermiş edebiyat tarzlarının sıkıcı ve

    bunaltıcı tesirinden kurtulmaktır. Bu bağlamda söylenilebilir ki; Orhan Veli edebiyat tarihinin

    gıpta ile andığı sanatçılardan biridir çünkü tarihin beğenerek andığı insanlar daima dönüm

    noktasında bulunan insanlardır. Eski geleneği tamamen yıkıp yerine bambaşka bir soluk

    getiren Orhan Veli’nin önemi de işte bu durumdan dolayı doğmaktadır.

    Orhan Veli sanatların iç içe olmasından pek hoşlanmayan bir kişiliğe sahipti. Ona göre şiiri

    şiir, resmi resim, müziği de müzik olarak kabullenmek gerekliydi çünkü her sanatın kendine

    ait yönleri ve düşünceyi ifade ediş tarzları vardı. Ona göre şiirde musikiyi, musikide resmi,





    resimde edebiyatı kullanmak bir hileden başka bir şey değildi. Bu sanatlar birbirlerinin içinde

    kullanıldığında hakiki değerlerini yitirmekte, bambaşka bir kimliğe bürünmekteydiler. İşte

    bundan dolayıdır ki Orhan Veli hiçbir eserinde bu yola başvurmamıştır.

    Orhan Veli küçük insanların anlık, günlük yaşamlarını yavaş yavaş ölçüye ve uyağa yatkın

    belirsiz arayışlarla , ve inanılmaz bir doğallıkla şiirleştirmektedir. ‘Kapalı Çarşı’ ve ‘Altındağ’

    şiirleri buna örnek olarak gösterilebilmektedir.


    KAPALI ÇARŞI

    Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
    Sandık odalarında; senin de dükkanın öyle kokar işte.
    Ablamı tanımazsın,
    Hürriyete gelin olacaktı, yaşasaydı;
    Bu teller onun telleri,
    Bu duvak onun duvağı işte
    Ya bu camlardaki kadınlar?
    Bu mavi mavi,
    Bu yeşil yeşil fistanlı...
    Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
    Ya şu bembeyaz gömlek?
    Onun da bir hikayesi yok mu?
    Kapalı çarşı deyip geçme,
    Kapalı çarşı
    Kapalı kutu


    ALTINDAĞ

    Biri bir koca görür rüyasında:
    Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
    Evlenir, şehire taşınırlar.
    Mektuplar gelir adreslerine:
    Şenyuva apartmanı bodrum katı.
    Kutu gibi bir dairede otururlar.
    Ne çamaşıra gidilir artık, ne cam silmeye;
    Bulaşıksa kendi bulaşıkları.
    Çocukları olur, nurtopu gibi;
    Elden düşme bir araba satın alınır.




    Kızılay bahçesine gidilir sabahları
    Kumda oynasın diye küçük Yılmaz,
    Kibar çocukları gibi.

    Lağımcının hamam rüyasıdır
    Rüyaların en güzeli.
    Uzanır göbek taşına;
    Tellaklar gelip dizilir yanıbaşına.
    Biri su döker,
    Biri sabunlar;
    Elinde kese sıra bekler biri.
    Yeni müşteriler girerken içeri,
    Lağımcı,
    Pamuklar gibi çıkar dışarı.


    Bu tarz şiir konularını Orhan Veli’den önce görebilmek imkansızdı. Ondan önceki şairler

    bu tarz konuları şiirlerinde kullanmayı bir beceriksizlik olarak gördüklerinden dolayı

    eserlerinde bu tarz konulara hiçbir şekilde yer vermemişlerdir.

    Bu iki şiirde görüldüğü üzere Orhan Veli, gündelik olay izlenimlerini ölçüsüz, uyaksız

    doğal deyişlerle şiirleştirme girişiminde bulunmuştur. Bu şiirler halk adına, halk için

    yazılmıştır yani şiirlerde hedef tabaka, yüksek zümre olmaktan ziyade, halkın her

    tabakasından her türlü insandır.


    İSTANBUL’U DİNLİYORUM

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Kuşlar geçiyor, derken




    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
    Bir kadının suya değiyor ayakları;
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Serin serin Kapalıçarşı;
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa;
    Güvercin dolu avlular.
    Çekiç sesleri geliyor doklardan,
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Başında eski alemlerin sarhoşluğu,
    Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde.
    İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir yosma geçiyor kaldırımlardan,
    Küfürler, şarkılar,türküler, laf atmalar,
    Bir şey düşürüyor elinden yere;
    Bir gül olmalı.
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
    Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum;
    Dudakların ıslak mı, değil mi bilmiyorum;
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
    İstanbul’u dinliyorum.


    Orhan Veli, yazıldığı yıllarda büyük yankılar uyandıran ‘İstanbul’u Dinliyorum’ adlı bu

    şiirinde İstanbul’u öne sürerek tüm toplumu gözler önüne sermekte bir bakıma toplumla iç içe

    olduğunu dile getirmektedir. Şiirde, düş ülkesi yerine yaşanan gerçek çevre, aruz yerine

    serbest nazım, Osmanlıca yerine günlük konuşma dili, bireysellikten ziyade toplumsallık,

    insansız bir doğa tasviri yerine canlı bir şehir kalabalığı, tekil bir sanatçılık kimliğinden öte






    toplumun bütün sesleriyle bilinçlenen çoğul bir şairlik anlayışı görülmektedir. Buda zaten

    Orhan Veli’yi farklı yapan noktadır.

    Orhan Veli “ Garip ” hareketinin öncülerindendir. Bu hareket, İkinci Dünya Savaşı

    yıllarında tek parti egemenliğinin süregeldiği zamanlarda tüm sınırlamalara sanatsal bir

    başkaldırı niteliğinde, bir takım yerleşmiş alışkanlıkları sarsarak ortaya çıkan yeni bir

    edebiyat akımıdır. “ Garip ” akımının temel prensipleri Orhan Veli’nin de şiirlerinde

    görüldüğü üzere ; konuşma dilinin doğallığı içinde şiirsel deyişleri yakalamak, gündelik

    yaşamın sorunlarına ve küçük adamlarına eğilmek, söylev havasından kurtulmak ve süslerle

    söz oyunlarını bırakıp özgür bir tarz yakalayabilmektir.

    Orhan Veli ve arkadaşlarının edebiyatta yarattığı bu yeni akımın amacı, yozlaşmış ve

    kalıplaşmış nesneleri yıkma, aydınlar azınlığından çıkıp halk yaşamına girme, yaşamanın

    bütün anılarını ve tatlarını değerlendirme, insanın doğayla içten ilişkisini bulma, saf ve

    katıksız bir bakışla insan değerlerini dile getirme ve toplum duygu ve düşüncelerine

    eğilmedir. Önceleri çok büyü tepkilerle karşılanan “ Garip ” akımı bir süre sonra tamamıyla

    kabul edilmiş özelliklede Orhan Veli’nin tarzı pek çok şair tarafından taklit edilmiştir.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 7:00 am